Ana içeriğe atla

Tanrı Zar Atmaz (Pegasus Yay.)

Olasılık kavramına alışıldık matematik perspektifinden ziyade fizik tarafından yaklaşan fakat yazarlarının fizik alanında akademik çalışmalarının uğradığı 'anlaşılmazlık' eleştirisinden bir parça da olsa nasiplendiği bir kitap olduğu söylenebilir Tanrı Zar Atmaz'ın. Kitap, Einstein'ın meşhur sözünü, fizikte kuantum mekaniğindeki belirsizliği temel alarak karşı çıktığı evrenin temelinde yatan olasılığı bir şekilde 'halt etmek' için uğraşan çeşitli matematikçi-bilgisar bilimci ve fizikçi bilim insanlarını ve yaptıkları çalışmaların izini sürüyor. Kitapta hikayeleri anlatılan karakterler arasında Shannon, Kolmogorov, Gamow ve elbette Einstein yer alıyor. İlk bölümlerde temel fikri (belki de çeviri nedeniyle) anlamak zor olsa da ilerleyen sayfalarda yazarların hikaye anlatıcılığı becerisi sayesinde enformasyon teorisinden, oyun teorisine oradan da kozmolojiye birçok farklı alanlarda belirlenimcilik (determinizm) ve olasılık karşıtlığı işleniyor kitapta. Sonlara doğru yazarların teorik fizik alanında doktora tezlerinde öne attıkları konulara da giriyorlar fakat bu kısımlar anlatılanlar ve kullanılan dil (ve belki de çeviri) nedeniyle pek açık değil.

Bogdanov Kardeşler olarak da anılan ikiz kardeşler fizik camiasında adlarını kendi adlarıyla anılan bir 'akademik skandal' (bknz: Bogdanov affair) ile duyurmuş ve ardından da akademik fiziğin dışında medya da çeşitli bilim programlarıyla oldukça tanınmış iki "yazar". Doktora tezlerinde öne sürdükleri ve yayınladıkları fikirlerin birçok önde gelen fizikçi tarafından 'saçmalık' olarak fişlenmiş olması belli ki kardeşlerin bu konulardan yola çıkarak bir şeyler yazmasına engel olmamış. Kitabın sonundaki kendi fikirleri dışındaki kısımlar ise olasılık ve özellikle enformasyon teorisi ve kozmoloji konularında önde gelen konuları hikayeleştirerek detaylandırıp anlatmaları ilginç bir okuma deneyimi sunuyor. Fakat yazarların profili kitabın başından sonuna kadar anlatılanlara dair şüpheci bir yaklaşımı elden bırakmaya izin vermiyor. Yine de özellikle Gamow ve Rus arkadaşlarının hikayeleri gibi ilginç anekdotlar anlamında birçok ilginç bölümlere sahip olduğu kuşkusuz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünyayı Döndüren Adam Galileo (Etkin Yay.)

Bu yıl daha fazla kitap okuyabilmek için uzun zamandır üyesi olduğum fakat bir türlü verimli kullanmayı beceremediğim Goodreads internet sayfasında kendime yıllık bir hedef belirledim. 2017 yılı boyunca toplam 40 kitap okuma hedefi koydum. Bu süreçte kendimi takip etmek ve yıllardır okuduğum her kitabın arkasında 'kendime' ufak da olsa bir not bırakma hedefimi gerçekleştirmek adına, okuduğum her kitabın sonunda kısa bir değerlendirme yazmaya karar verdim. İşte bu da Ocak ayında okuduğum, yılın dördüncü kitabı olan 'Dünyayı Döndüren Adam Galileo' kitabı üzerine karaladıklarım: Tamamen rastlantı sonucu elime geçmiş olan bu kitap Galileo'nun hayatını detaylı bir şekilde öğrenmenin ötesinde biyografi türüne yıllardır ısınamamış biri olarak beni 'biyografik roman' türü ile tanıştırması anlamında benim için özel bir yere sahip oldu. 'Dünyayı Döndüren Adam Galileo' aslında bir 'biyografik roman' serisine ait bir kitap. Üniversite yıllarında herk

Yürümenin Felsefesi (Kolektif Kitap)

Yürümenin Felsefesi Kolektif Kitaplar'ın yayın çizgisine tam yakışır, bir taraftan gerçek hayatla içli dışlı ama olayın düşünsel ve felsefi tarafından ödün vermeyen, çevirisi ile her zamanki gibi göz dolduran, tasarımı ile elinizde tuttuğunuzda dahi mutluluk hissi veren bir kitap; yürümenin felsefesine dair bir şaheser! Kendisi de bir felsefeci olan yazar Frédéric Gros , yürüme gibi günlük hayatın en temel ve kitapta da bahsettiği üzere 'tekdüze' davranışı üzerine sayfalarca fikirler, tarihsel kişilikler, bağlantılar ve renkli anekdotlar sunuyor. Tarihteki ünlü yürüyüşçülerden Nietzsche, Rousseau, Thoreau ve Emerson'ın yürümeye karşı yaklaşımlarını bizzat deneyimleri ve bunların üretme süreçlerine etkileri üzerinden etkili bir şekilde el alıyor. Doğada uzun soluluklu yürüyüşlerden, 'kafayı dağıtmak' için çıkılan yürüşlere, şehirde elleri cebinde sokaklarda başıboş dolaşmak olarak tarif edilebilecek 'fleaneur'lükten, Paris parklarında birbirine kur y

Bir Laboratuvar : YÖK’ün Gölgesinde Bilim Tarihi Işığında (Boğaziçi Ünv. Yay.)

Türkiye'nin Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) gölgesindeki akademisine panoramik ve oldukça kişisel bir bakış sunan "Bir Laboratuvar : YÖK’ün Gölgesinde Bilim Tarihi Işığında" adlı kitap, Türkçe yayınlanmış nadir bilimsel anlatılardan biri olma özelliği taşıyor. Boğaziçi Ünv. Psikoloji Bölümünde araştırmalarını sürdüren Reşit Canbeyli hocanın kaleme aldığı kitap bilimsel araştırmanın kendisini ve bu araştırmaların vazgeçilmez unsuru olan labaratuarları kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yaklaşık yüz sayfalık bir kitaba onlarca ilginç bilgiyi sığdırarak anlatıyor. Kitabın ilk başında Amerika'daki eğitiminin ardından 1970'lerde Türkiye'ye dönüp Boğaziçi Ünv.'de psikoloji labaratuarı kurmaya çalıştığı dönemde karşılaştığı dramatik ortamı günümüzle de ilişkilendirerek yola çıkıyor yazar. Ardından 1980 darbesi ile YÖK yasasının etkilerini göz önüne serip 'üniversitelerin özerkliğine' yönelik yapılan tüm saldırılara akademinin sessiz kalmasından bahs