Türkiye'nin Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) gölgesindeki akademisine panoramik ve oldukça kişisel bir bakış sunan "Bir Laboratuvar : YÖK’ün Gölgesinde Bilim Tarihi Işığında" adlı kitap, Türkçe yayınlanmış nadir bilimsel anlatılardan biri olma özelliği taşıyor. Boğaziçi Ünv. Psikoloji Bölümünde araştırmalarını sürdüren Reşit Canbeyli hocanın kaleme aldığı kitap bilimsel araştırmanın kendisini ve bu araştırmaların vazgeçilmez unsuru olan labaratuarları kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yaklaşık yüz sayfalık bir kitaba onlarca ilginç bilgiyi sığdırarak anlatıyor.
Kitabın ilk başında Amerika'daki eğitiminin ardından 1970'lerde Türkiye'ye dönüp Boğaziçi Ünv.'de psikoloji labaratuarı kurmaya çalıştığı dönemde karşılaştığı dramatik ortamı günümüzle de ilişkilendirerek yola çıkıyor yazar. Ardından 1980 darbesi ile YÖK yasasının etkilerini göz önüne serip 'üniversitelerin özerkliğine' yönelik yapılan tüm saldırılara akademinin sessiz kalmasından bahsediyor. Bu süreçte verdiği kararla üniversitedeki görevinden ayrılışını anlatan Canbeyli, kitabın ilerleyen sayfalarında bilim tarihi ışığında bilimin temel unsurları, üniversitelerin tarihi ve ilk laboratuvar çalışmalarını özgün örnek ve bilgilerle sunuyor. Bilimsel çalışmanın olmazsa olmazı olan 'merak, kuşku ve tutku' üzerine uzun uzun duruyor ve verdiği örneklerle bilimsel çalışmaların sanılanın aksine oldukça 'duygusal' yönünün olduğunu da gösteriyor. Kitabın son kısmında kendi laboratuvar ekibiyle gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmalara kısaca değinip günümüz üniversitelerinin durumu ve geleceğe dair umutlarına dair yazdıklarıyla bitiriyor.
Kitap boyunca Canbeyli ülkedeki akademik sistemi ve özellikle akademisyenleri çoğu zaman lafını sakınmadan eleştirip oldukça gerçekçi bir yaklaşım sunuyor. Türkiye gibi ülkelerde bilimsel çalışmaların azlığının nedeninin 'altyapı eksikliği' gibi tipik bir söylemin tersine 'üstyapı-zihniyet eksikliği' olduğunu vurguluyor. İleri seviye bilimsel çalışmalar için bu çalışmaları yapacak kişilerdeki tutku ve merakın malesef bizde çok nadir rastlandığını dile getiriyor.
Ömrünün büyük bir kısmını bilimsel çalışmalara adamış değerli bir biliminsanının gözünden yakın tarihimizin ışığında ülkemizdeki üniversitelerine dair yazılmış oldukça kafa açıcı bir kitap Bir Labaratuar. Arkaplandaki tarihsel gerçekliğin, olması gereken dünya standartlarında 'bilimsel kültür' ve 'bilimsel laboratuvar' üzerine kaleme alınmış oldukça aydınlatıcı bölümlerle desteklendiği kitap, Boğaziçi Ünv. Yayınevi'nin üst düzey baskı/dizgi/tasarımı eşliğinde ortaya oldukça özgün bir eser olarak çıkmış.
Kitabın ilk başında Amerika'daki eğitiminin ardından 1970'lerde Türkiye'ye dönüp Boğaziçi Ünv.'de psikoloji labaratuarı kurmaya çalıştığı dönemde karşılaştığı dramatik ortamı günümüzle de ilişkilendirerek yola çıkıyor yazar. Ardından 1980 darbesi ile YÖK yasasının etkilerini göz önüne serip 'üniversitelerin özerkliğine' yönelik yapılan tüm saldırılara akademinin sessiz kalmasından bahsediyor. Bu süreçte verdiği kararla üniversitedeki görevinden ayrılışını anlatan Canbeyli, kitabın ilerleyen sayfalarında bilim tarihi ışığında bilimin temel unsurları, üniversitelerin tarihi ve ilk laboratuvar çalışmalarını özgün örnek ve bilgilerle sunuyor. Bilimsel çalışmanın olmazsa olmazı olan 'merak, kuşku ve tutku' üzerine uzun uzun duruyor ve verdiği örneklerle bilimsel çalışmaların sanılanın aksine oldukça 'duygusal' yönünün olduğunu da gösteriyor. Kitabın son kısmında kendi laboratuvar ekibiyle gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmalara kısaca değinip günümüz üniversitelerinin durumu ve geleceğe dair umutlarına dair yazdıklarıyla bitiriyor.
Kitap boyunca Canbeyli ülkedeki akademik sistemi ve özellikle akademisyenleri çoğu zaman lafını sakınmadan eleştirip oldukça gerçekçi bir yaklaşım sunuyor. Türkiye gibi ülkelerde bilimsel çalışmaların azlığının nedeninin 'altyapı eksikliği' gibi tipik bir söylemin tersine 'üstyapı-zihniyet eksikliği' olduğunu vurguluyor. İleri seviye bilimsel çalışmalar için bu çalışmaları yapacak kişilerdeki tutku ve merakın malesef bizde çok nadir rastlandığını dile getiriyor.
Ömrünün büyük bir kısmını bilimsel çalışmalara adamış değerli bir biliminsanının gözünden yakın tarihimizin ışığında ülkemizdeki üniversitelerine dair yazılmış oldukça kafa açıcı bir kitap Bir Labaratuar. Arkaplandaki tarihsel gerçekliğin, olması gereken dünya standartlarında 'bilimsel kültür' ve 'bilimsel laboratuvar' üzerine kaleme alınmış oldukça aydınlatıcı bölümlerle desteklendiği kitap, Boğaziçi Ünv. Yayınevi'nin üst düzey baskı/dizgi/tasarımı eşliğinde ortaya oldukça özgün bir eser olarak çıkmış.
Yorumlar
Yorum Gönder