Kendisi mimar olan ve hayatı boyunca da tasarım ve objelere kafa
yormuş biri Erno Rubik ve kitabında da Küp’ü merkeze alarak, bu ünlü
bulmacayı tasarım aşamasından tüm dünyaya yayılmasına kadar tüm süreci
kendi gözlem ve bakış açısından anlatıyor. ‘Küp’ü büyük harfle yazıyorum
çünkü kitapta da bağımsız bir karakter olarak sunuyor Rubik bize
kendisini ve yazarın kendisiyle ne kadar da zıtlıklar taşıdığını çok
yaratıcı bir şekilde dile getiriyor. Tipik bir anı kitabından çok daha
fazlası olan kitap, odağını sürekli Küp üzerinde tutmayı başarıp, onun
etrafında yaratıcılık, merak, keşif, hayal gücü, eğitim, oyun, çocukluk, tasarım, kültür, karmaşık sistemler, yapay zeka ve
daha birçok konuya özgün bir anlatı çerçevesinde değiniyor. Popüler
kültürün içine buncasına işlemiş ve artık geçmişini, kaynağını bile
sorgulamaya gerek hissetmediğimiz bir objenin arkasında yatan hikayeyi
birinci elden dinlemek ve tüm hepsinin ardında hayal edebileceğimden çok
daha fazlasının olduğunu öğrenmek beni çok etkiledi. Örneğin Rubik’ın
Küp’ün tasarımını tamamlayıp ilk kez çözmeye çalıştığı kısmı anlattığı
bölüm, tanımlanması bunca kolay bir problemin çözümünün ne kadar zor
olabileceğini göstermesi açısından çok güzeldi. Kitabın çevirisi Sinan
Gürtunca tarafından yapılmış; akıcı bir okumayı mümkün kılan fakat
aralarda düşük cümlelerin ve birkaç kavram ve terimin garip
çevirilerinin de olduğu orta seviye bir çeviri denebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder